22 Mart 2012 Perşembe

AVRUPA BİRLİĞİ TAŞIMACILIK POLİTİKALARI VE TÜRKİYE


AVRUPA BİRLİĞİ TAŞIMACILIK POLİTİKALARI VE TÜRKİYE


Taşımacılık endüstrisi, AB GSYİH'sinin % 7'sini, istihdamının % 7'sini ve Topluluk enerji tüketiminin % 30'unu oluşturmaktadır. Karayolu taşımacılığı, demiryolları, hava taşımacılığı, denizyolu taşımacılığı, çoklu taşımacılık, iç su yolları, lojistik, temiz şehir taşımacılığı gibi alt sektörler, taşımacılık sanayi kapsamında yer almaktadır.



AB'de sosyal uyumun sağlanması ve ekonomik açıdan kalkınma için büyük önem taşıyan ortak bir taşımacılık politikasına dair genel esaslar, Roma Antlaşması'nın 74 ve 84. maddeleri arasında yer almaktadır.



Avrupa Komisyonu'nun 1985 yılında yayınladığı Beyaz Kitap çerçevesinde, taşımacılık alanında uyumlaştırma ve serbestleştirme çabalarına hız verilmiştir. 1992 tarihli Maastricht Antlaşması ile, taşımacılık politikasının siyasi, kurumsal ve mali esasları geliştirilmiştir. Ayrıca, Trans-Avrupa Taşımacılık Ağı oluşturulmuştur.



Avrupa Komisyonu'nun 1992 yılında yayınladığı diğer Beyaz Kitap ile, AB'nin ortak taşımacılık politikası, sürdürülebilir hareketliliğe dayalı, bütünleştirilmiş bir politika olarak ele alınmaya başlanmıştır. Haziran 1995'te yine Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan "Ortak Taşımacılık Politikası: 1995-2000 dönemi için Eylem Planı" kabul edilmiştir.



Bunu, Aralık 1995 tarihinde yayınlanan "Taşımacılıkta adil ve etkin fiyatlandırma" adlı Yeşil Kitap ve Aralık 1998'de yayınlanan ve 2000-2004 dönemini kapsayan başka bir bildiri takip etmiştir. Yine Komisyon tarafından Eylül 2001'de hazırlanan "2010 yılı için Ortak Taşımacılık Politikası; Karar verme zamanı" başlıklı Beyaz Kitap, bu alanda yapılan bir başka önemli çalışma olmuştur.
Burada, 2010 yılına kadar modern, sürdürülebilir bir ulaştırma sisteminin oluşturulması için ekonomik kalkınma ile toplumun kalite ve güvenlik talepleri arasında bir denge kurulması amaçlanmıştır.



Kişilerin ve malların serbest dolaşımının sağlanabilmesi açısından son derece önemli bir yere sahip olan karayolu taşımacılığında en önemli sorun trafik kazalarıdır. Buna istinaden Avrupa Komisyonu, 2010'a kadar kaza ölümlerini % 50 oranında azaltmak için bir Avrupa karayolu güvenliği eylem programı yayınlamıştır.



Demiryolları ile taşımacılık ise, kara yolları taşımacılığına göre son yıllarda düşüş göstererek 2000 yılında % 8,1'i bulmuştur.. Buna rağmen, demiryolları geniş bir alana yayılması ve genel itibariyle iyi durumda olması nedeniyle avantajlıdır.



Hava taşımacılığı, son 20 yılda AB içinde önemli oranda büyüme kaydetmiştir. 15 üye ülkenin havaalanlarındaki trafik, 1970'e oranla beş katına çıkmıştır.



Deniz taşımacılığına bağımlı olan AB'nin dış ticaretinin % 90'ından fazlası ve iç ticaretinin % 43'ü deniz yoluyla gerçekleşmektedir. Bu anlamda, deniz taşımacılığının güvenliği ayrı bir önem taşımaktadır.. AB, iç sularında dolaşan bütün gemilerin uygulaması ve Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) kurallarının pratik olarak gerçekleştirilmesi için ortak yaklaşımlar gerçekleştirmektedir.. Komisyon'un 2000 yılında hazırladığı Erika I ve Erika II isimli yönergeler deniz taşımacılığı güvenliği ile ilgili aldığı önlemlerden birkaçını oluşturmaktadır.



Bilindiği üzere, taşımacılık alanında Türkiye'nin yüksek düzeyde altyapı yatırımına ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak, kaynak yetersizliği söz konusu yatırımlara başlanmasını ve dolayısıyla tamamlanmasını engellemektedir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin ulaştırma altyapısında, gelişmiş bir karayolu ağı bulunmasına rağmen, otoyol ağının yeterli yaygınlığa sahip olmadığı görülmektedir. Demiryolları da gerek hat uzunluğu gerek teknoloji olarak yetersizdir. Denizyolları ve havayolları alanlarında da Türkiye'nin pek çok eksiği bulunmaktadır.



Avrupa Birliği, gelişmişlik düzeyi daha düşük olan üye ülkelerinin altyapılarının yapımına hibeler ve krediler yoluyla destek sağlamaktadır. AB yıllık bütçesinin yaklaşık beşte ikisi yapısal fonlara ayrılmakta, hibe nitelikli bu yardımlar ile AB'nin az gelişmiş bölgelerinin kalkınmasına yönelik projelere destek verilmektedir. Ayrıca AB, üye ülkeler arasında taşımacılık ağlarını birleştirmeye yönelik Trans Avrupa Ağları projelerini desteklemektedir. Birlik bütçesine dayanan bu fonlar projelere yönelik olup üye ülke bütçelerine yapılmış doğrudan katkı değildir.


            Türkiye'nin AB'ye tam üye olması durumunda söz konusu kaynaklar, Türkiye'nin karayolu ve otoyolu yatırımlarını tamamlaması, demiryollarını modernize etmesi, denizyolları ve havayolları alanında varolan sorunlarının giderilmesinde de kullanılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum ve önerilerinizi bekliyoruz.