İTHALAT
En kısa tanımı dış devletlerden mal getirme ya da satın alma
olan ithalatı, bir ülkenin başka ülkelerde üretilmiş malları yürürlükteki
mevzuat çerçevesinde satın alma işlemi olarak da tanımlayabiliriz.
Döviz transferi yapılıp yapılmamasına göre ithalat bedelli
ve bedelsiz olmak üzere iki türlüdür. Bedelli ithalat (İthalat Rejimi
kapsamında olup); ithal edilen malların bedellerinin ithalattaki ödeme
şekillerinden biriyle yurt dışına döviz transferi yapılarak gerçekleştirilen
ithalatı, bedelsiz ithalat (Gümrük Mevzuatı kapsamında olup) ise; ithal edilen malların bedellerinin yurt
dışında kazanılan dövizlerle karşılanarak yurt dışına herhangi bir döviz
transferi yapılmadan gerçekleştirilen ithalatı ifade etmektedir.
Genellikle, bedelsiz
ithalatın herhangi bir gümrük
vergisi veya fon ödenmeksizin
yapılan ithalat olduğu
yanılgısına düşülmektedir. Hâlbuki
böyle bir durum
söz konusu değildir. Nitekim bedelsiz
ithalat, gümrük vergisine
tabi olabileceği gibi
olmayabilir de. Burada dikkat
edilmesi gereken husus, ithalatın gümrük vergisine tabi olup olmadığı değil,
sadece mal bedelinin yurt dışında
kazanılan dövizlerden karşılanarak mı veya
yurt dışına herhangi bir transferin yapılarak mı gerçekleştiğidir. Mala
karşı mal ile ödeme yapılan ticaret işlemleri ise İhracat Mevzuatı çerçevesinde
düzenlenmektedir.
Düşünüldüğünde,
bir malın ithal
edilmek yerine ülke içerisinden tedarik
edilmesi; taleplerin karşılanması
için üretimin artmasına, malı
talep edilen firmaların
büyümesine, büyüyen
firmaların daha fazla işçi
çalıştırmasına, dolayısıyla
işsizliğin azalmasına, firmaların büyümesinin
sonucu olarak ülke ekonomisinin büyümesine,
ülke ekonomisinin büyümesi
ise kişi başına düşen
milli gelirin artmasına
ve nihayetinde ülke
insanının refah düzeyinin yükselmesine olanak sağlayacaktır.
Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı ülkeler, yabancı
ülkelerden mal girişini (ithalat) zorlaştırmak,
ülke malının yabancı
ülkelere pazarlamasını (ihracat)
teşvik etmek amacıyla tedbirler
alırlar. İthalata kota konması, ithalat vergilerinin artırılması, ihracat yapan
firmaların devlet yardımlarıyla teşvik edilmesi bu düşüncenin bir
sonucudur.
Bazı durumlarda ithalattan
başka çıkış yolu bulamazsınız. Örneğin, yaşadığınız
ülkenin coğrafi koşulları ve
gelişmişlik düzeyinden kaynaklanan nedenler ile ülke içerisinde üretimi mümkün
olmayan meyve, sebze, gıda maddeleri, teknoloji vs. ürünleri ithal etmekten
başka bir yol yoktur.
Zaten düşünüldüğünde insanlar
iki temel nedenden dolayı ithalata
yönelir; bunlardan birincisi
o malın ülkede üretilmiyor veya üretilemiyor olması, ikincisi ise ülke
içerisindeki malların fiyatlarının dış ülkelerdeki fiyatlara göre
yüksek olmasıdır. Ülkede
ihtiyaç duyulan ürünlerin ülke
içerisinde, yabancı ülkede üretilenlerle aynı maliyette üretilmesi ithalatı bir
hayli azaltacaktır.
Sonuç olarak, ihracat ve ithalat bir ülke ticaretinde
kaçınılmaz ticaret türleridir. Bir ülkede ihracat da, ithalat da olacaktır.
Arzu edilen durum, ihracatın, ithalattan fazla olması yani dış ticaret
fazlasının ortaya çıkmasıdır. Aksi
durumda, yani ithalatın ihracattan fazla olması durumunda dış ticaret
açığı ortaya çıkar. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ithalat,
ihracata göre fazla olup bu ülkelerde dış ticaret açığı ortaya çıkmaktadır.
Ülke içinde üretilmeyen
veya nispi olarak
daha yüksek maliyle
üretilen mallar, ithalat yoluyla
daha düşük maliyetle
elde edilebilir. Çünkü
ithalat, ölçek ekonomilerinden daha
fazla faydalanan ya
da düşük karla
çalışan, düşük maliyetle üretim yapan ve bu nedenle de daha
etkin olan üreticilere ulaşmayı mümkün kılar.
Özellikle
gelişmekte olan ülkeler,
sanayileşmelerini gerçekleştirmek için gerekli
olan makine, teçhizat
gibi yatırım mallarını
ve hammaddeleri yapacakları ithalatla, karşılamak
durumundadırlar. Çünkü bu ülkelerde,
ekonomik kalkınma hızının yükseltilmesi
için gerekli olan
yatırımların
gerçekleştirilmesinde ihtiyaç
duyulan sermaye malları,
başta sermaye birikiminin
yetersizliği ve teknolojinin geriliği olmak üzere birçok
nedenden dolayı üretilememektedir.
Bir anlamda
kalkınma, sermaye teçhizatında
devamlı ve hızlı bir şekilde net
artışlar sağlanması demektir. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler açısından
ithalat ile iktisadi kalkınma arasındaki ilişki çok önemlidir. Çünkü kalkınma
amacıyla yapılan sermaye malları harcamaları, büyük ölçüde ithalatı gerektirir.
İthalat yoluyla gereken miktarda sermaye malının
hiçbir tıkanıklığa uğramadan
düzenli bir şekilde temin edilmesi de, büyüme hızını olumlu yönde etkileyecektir.
İthalat, tüm dünyada
dış ticaret üzerindeki
kısıtlamaların kaldırılarak ülke ekonomilerinin hızla
dış rekabete açıldığı
bir ortamda, gelişmekte
olan ülkelerin kalkınma hızlarını
artırmak, gelişmiş ülkelerin
de yakalamış oldukları
kalkınma hızını devam ettirmek
için başvurdukları önemli
bir araç olarak
düşünülmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum ve önerilerinizi bekliyoruz.