22 Mart 2012 Perşembe

İTHALAT NEDİR?

İTHALAT

En kısa tanımı dış devletlerden mal getirme ya da satın alma olan ithalatı, bir ülkenin başka ülkelerde üretilmiş malları yürürlükteki mevzuat çerçevesinde satın alma işlemi olarak da tanımlayabiliriz.

Döviz transferi yapılıp yapılmamasına göre ithalat bedelli ve bedelsiz olmak üzere iki türlüdür. Bedelli ithalat (İthalat Rejimi kapsamında olup); ithal edilen malların bedellerinin ithalattaki ödeme şekillerinden biriyle yurt dışına döviz transferi yapılarak gerçekleştirilen ithalatı,  bedelsiz ithalat  (Gümrük Mevzuatı kapsamında olup)  ise;  ithal edilen malların bedellerinin yurt dışında kazanılan dövizlerle karşılanarak yurt dışına herhangi bir döviz transferi yapılmadan gerçekleştirilen ithalatı ifade etmektedir.

Genellikle,  bedelsiz ithalatın herhangi  bir  gümrük  vergisi  veya  fon  ödenmeksizin yapılan  ithalat  olduğu  yanılgısına  düşülmektedir.  Hâlbuki  böyle  bir  durum  söz  konusu değildir. Nitekim  bedelsiz  ithalat,  gümrük  vergisine  tabi  olabileceği  gibi  olmayabilir  de. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ithalatın gümrük vergisine tabi olup olmadığı değil, sadece mal bedelinin  yurt dışında kazanılan  dövizlerden  karşılanarak mı  veya  yurt dışına herhangi bir transferin yapılarak mı gerçekleştiğidir. Mala karşı mal ile ödeme yapılan ticaret işlemleri ise İhracat Mevzuatı çerçevesinde düzenlenmektedir.

Düşünüldüğünde,  bir  malın  ithal  edilmek  yerine  ülke içerisinden  tedarik  edilmesi;  taleplerin  karşılanması  için  üretimin artmasına,  malı  talep  edilen  firmaların  büyümesine,  büyüyen firmaların  daha  fazla işçi  çalıştırmasına,  dolayısıyla işsizliğin azalmasına,  firmaların  büyümesinin  sonucu  olarak  ülke ekonomisinin  büyümesine,  ülke  ekonomisinin  büyümesi  ise  kişi başına  düşen  milli  gelirin  artmasına  ve  nihayetinde  ülke  insanının  refah  düzeyinin yükselmesine olanak sağlayacaktır.

Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı ülkeler,  yabancı  ülkelerden  mal  girişini (ithalat)  zorlaştırmak,  ülke  malının  yabancı  ülkelere  pazarlamasını  (ihracat)  teşvik  etmek amacıyla tedbirler alırlar. İthalata kota konması, ithalat vergilerinin artırılması, ihracat yapan firmaların devlet yardımlarıyla teşvik edilmesi bu düşüncenin bir sonucudur. 

Bazı  durumlarda  ithalattan  başka çıkış  yolu bulamazsınız. Örneğin,  yaşadığınız  ülkenin  coğrafi koşulları ve gelişmişlik düzeyinden kaynaklanan nedenler ile ülke içerisinde üretimi mümkün olmayan meyve, sebze, gıda maddeleri, teknoloji vs. ürünleri ithal etmekten başka bir  yol  yoktur.  Zaten  düşünüldüğünde  insanlar  iki  temel nedenden  dolayı  ithalata  yönelir;  bunlardan  birincisi  o malın ülkede üretilmiyor veya üretilemiyor olması, ikincisi ise  ülke  içerisindeki  malların  fiyatlarının dış  ülkelerdeki fiyatlara  göre  yüksek  olmasıdır.  Ülkede  ihtiyaç  duyulan ürünlerin ülke içerisinde, yabancı ülkede üretilenlerle aynı maliyette üretilmesi ithalatı bir hayli azaltacaktır.  

Sonuç olarak, ihracat ve ithalat bir ülke ticaretinde kaçınılmaz ticaret türleridir. Bir ülkede ihracat da, ithalat da olacaktır. Arzu edilen durum, ihracatın, ithalattan fazla olması yani dış ticaret fazlasının  ortaya çıkmasıdır. Aksi durumda, yani  ithalatın  ihracattan fazla olması durumunda dış ticaret açığı ortaya çıkar. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ithalat, ihracata göre fazla olup bu ülkelerde dış ticaret açığı ortaya çıkmaktadır.        

Ülke  içinde  üretilmeyen  veya  nispi  olarak  daha  yüksek  maliyle  üretilen mallar,  ithalat  yoluyla  daha  düşük  maliyetle  elde  edilebilir.  Çünkü  ithalat,  ölçek ekonomilerinden  daha  fazla  faydalanan  ya  da  düşük  karla  çalışan,  düşük  maliyetle üretim yapan ve bu nedenle de daha etkin olan üreticilere ulaşmayı mümkün kılar.                      

Özellikle  gelişmekte  olan  ülkeler,  sanayileşmelerini  gerçekleştirmek  için gerekli  olan  makine,  teçhizat  gibi  yatırım  mallarını  ve  hammaddeleri  yapacakları ithalatla,  karşılamak  durumundadırlar. Çünkü  bu  ülkelerde,  ekonomik  kalkınma hızının  yükseltilmesi  için  gerekli  olan  yatırımların  gerçekleştirilmesinde  ihtiyaç duyulan  sermaye  malları,  başta  sermaye  birikiminin  yetersizliği  ve  teknolojinin geriliği olmak üzere birçok nedenden dolayı üretilememektedir. 

Bir  anlamda kalkınma,  sermaye  teçhizatında  devamlı ve hızlı  bir şekilde net artışlar sağlanması demektir. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler açısından ithalat ile iktisadi kalkınma arasındaki ilişki çok önemlidir. Çünkü kalkınma amacıyla yapılan sermaye malları harcamaları, büyük ölçüde ithalatı gerektirir. İthalat yoluyla gereken miktarda  sermaye  malının  hiçbir  tıkanıklığa  uğramadan  düzenli  bir şekilde  temin edilmesi de,  büyüme hızını olumlu yönde etkileyecektir.

İthalat,  tüm  dünyada  dış  ticaret  üzerindeki  kısıtlamaların  kaldırılarak  ülke ekonomilerinin  hızla  dış  rekabete  açıldığı  bir  ortamda,  gelişmekte  olan  ülkelerin kalkınma  hızlarını  artırmak,  gelişmiş  ülkelerin  de  yakalamış  oldukları  kalkınma hızını  devam  ettirmek  için  başvurdukları  önemli  bir  araç  olarak  düşünülmelidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum ve önerilerinizi bekliyoruz.