TRACECA PROJESİ VE TÜRKİYE
Üye
ülkeler çok modlu TRACECA rotasına, Avrupa pazarına açılmada ilave bir bağlantı
olarak ve de küresel ticarete entegre olma açısından stratejik bir önem
vermektedir. Ayrıca TRACECA Programı anlaşmalarda transit ücretlerini rekabetçi
seviyede tutarak, hükümetler ve ulaştırma sektörü arasında yakın bir işbirliği
ve bağlantılar yaratmış ve de sınır geçişleri prosedürlerini kolaylaştırmıştır.
TRACECA koridorundaki, batı-doğu yönünde en kısa, potansiyel en hızlı ve en
ucuz kara ulaştırması bağlantısı olmasından dolayı, yük taşımacılığındaki artış
nakliyecilerin bu rotaya ilgisini göstermektedir.
- Ulaştırma, kalkınma ve entegrasyon aracı olarak TRACECA’nın bugün hareket noktaları daha güçlüdür:
- Bütün Avrupa ülkeleri bölgeler arasındaki ticareti yükseltmek için TRACECA üye ülkeleri ile yaşayan bir bağlantıya ilgi duymaktadırlar.
- Birçok TRACECA ülkesi kara ile çevrili olup, bunlar ulaştırma ve ticareti kolaylaştırmaya dayalı anlaşmalar ve ortak politikalar sayesinde dünya pazarına TRACECA bölgesinden ve sularından yararlanarak girebilmektedirler.
- Ulaştırma alanındaki ortak politikaları ve ticareti kolaylaştırma ile ehemmiyeti ve güvenliği geliştirmek için TRACECA bölgesinde yeterli ölçüler alınmış ve uygulanmıştır.
- AB ( ve diğer bağışçılar) bölgesel konulu projelerden haberdar olmak için IGC’nin (TRACECA Hükümetlerarası Komisyonu) desteğine ihtiyaç duymaktadır ve de Daimi Sekreterlik yeni bütçe çizgileri çerçevesinde destek verebilecek en iyi adrestir.
- Yeni üye başvuruları, yüksek orandaki TRACECA internet sayfası ziyaretçileri, üçüncü ülkelerin PS’den sayısız istekleri, dünya çapında basında yer alan TRACECA raporları hükümetler arası kuruluşun çekiciliğinin, yaşanılabilirliğinin ve de etkinliğinin kanıtıdır.
TRACECA’nın
bölgedeki gücü ve etkisi, düzenlenen bölgesel konferanslarla ve seminerlerle,
IFI programı ile yakın ilişkisiyle, TRACECA danışmanlığı ve direk yatırım
projeleri ve de ticari nakliyatçıların koridoru kullanmaktaki artışı ile
görülebilmektedir.
TRACECA
sayesinde, üye ülkelerin hızlı ve ucuz taşımacılık faaliyetleri ile ticaret
hacimlerinde genişleme görülmüştür. Küreselleşen dünyada TRACECA’nın stratejik
önemi gelişmekte olan ülkelerin de dikkatini çekmiştir. Bu fırsatlardan
yararlanmak isteyen Türkiye de üyelik girişimlerine başlamıştır.
TÜRKİYE’NİN TRACECA’YA ÜYELİĞİ
Türkiye,
başlangıçta projeye dahil edilmemiş, ticaret hattı olarak AB, ulaşımın
Bulgaristan’a Gürcistan üzerinden Rusya ve Türkiye olmaksızın sağlanmasını
amaçlamıştır. Ancak Türkiye daha sonra MLA’ya taraf olarak koridorun
güzergahını Londra-Bulgaristan-İstanbul-Ankara-Gürcistan olarak değiştirmiştir.
Türkiye, 8 Eylül 1998 tarihinde imzaladığı MLA’yı 24.10.2001 tarihinde
onaylamıştır. 24-25 Nisan 2002 tarihlerinde Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te
gerçekleştirilen TRACECA Hükümetlerarası Komisyonu’nun (IGC) Bakanlar
Konferansı’nda, Türkiye, Bulgaristan ve Romanya’nın TRACECA Programı’na dahil
edilmesi kabul edilmiştir. Bu üç ülkenin de tam üyeliğinden sonra TRACECA
haritası Türkiye’yi de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Türkiye
açısından transit geçişlerde karşılaşılan en önemli sorunlar; yol vergilerinin
ve geçiş ücretlerinin yüksekliği, sınır kapılarında uzun süreli beklemeler,
gümrük işlemlerinin yavaş ve rasyonellikten uzak olması, bazı kavramların
ülkeler arasında farklı kullanılması ve yolların yetersizliğinin yanısıra bakım
ve onarımın yapılmaması, yolların geçiş emniyetinin az olması olarak
sıralanabilir.
Türkiye’nin
TRACECA’ya katılmasıyla ikili ilişkilerinin artacağı, sorunların çözüleceği ve
üçüncü ülkelerle ilişkilerin daha da artacağı görüşü hakimdir.
TRACECA-TÜRKİYE
İLİŞKİLERİ
Bilindiği
gibi, TRACECA, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerini Kafkasya ve/veya
Karadeniz üzerinden Avrupa'ya bağlanmasını sağlamak amacıyla Avrupa Birliği
tarafından oluşturulan bir Doğu-Batı koridorudur.
Türkiye,
Romanya ve Bulgaristan'ın programa tam üyeliği deklare edildikten sonra,
TRACECA haritası/şebekesi Türkiye de içinde yer alacak şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
Aralık
2002 tarihinde Barış TOZAR Türkiye TRACECA Ulusal Sekreteri olarak atanmıştır.
Ocak
2003 tarihinde, Ulusal Sekreterin girişimi ve çabaları sonucunda, kendisinin
başkanlığında, Ulaştırma Bakanlığı'nda TRACECA Ulusal Sekretarya'sı Bürosu
kurulmuştur. Haftada bir gün büroda çalışmak üzere ilgili Kuruluşlardan
(Demiryolları, Kara Ulaştırması, Denizcilik Müsteşarlığı ve UND) temsilciler
görevlendirilmiştir. Oluşturulan söz konusu grup, Dışişleri Bakanlığı'nın da
desteğiyle, Ulusal TRACECA faaliyetlerine bir ivme kazandırmış, ulusal görüş ve
politika oluşturulmasına etkin bir katkı sağlamıştır. Bu çabaların sonucunda,
IGC TRACECA toplantılarında Türkiye, önceki dönemlerle mukayese edildiğinde,
saygın bir konuma gelmiştir.
Sayın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Başkanlığında daha önce kurulan TRACECA Ulusal
Komisyonu, üyelerini bazılarının görevden ayrılması nedeniyle, yeniden
oluşturulmuştur.
Bu
dönemde önemli bir gelişme olarak, Ulusal TRACECA Web sitesi oluşturulmuş ve
yeni gelişmelere paralel periyodik olarak güncelleştirilmektedir. Böylece,
TRACECA bünyesinde yürütülen ulusal ve uluslararası faaliyetlerin kamuoyu ile
paylaşılması sağlanmıştır. Üniversite ve diğer bazı kuruluşlardan, ulaştırma
koridorlarına ilgi duyan veya araştırma yapan birçok kişi TRACECA bürosunu
ziyaret ederek kendilerine detaylı bilgi sağlanmıştır. TRACECA hakkındaki son
gelişmeleri ve projenin geldiği nokta bu siteden öğrenilmektedir. Sitede
projenin Türkiye’de yarattığı önemli role de yer verilmektedir.
Projede
Türkiye, Avrupa'nın Orta Asya ve Kafkasya’ya ulaşımı için olanaklar sunması
bakımından merkezi bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda, TRACECA ulaştırma
koridorunun Asya-Avrupa bağlantısını sağlayacak kolu olan Kars-Tiflis-Bakü
demiryolu projesi, Başbakan Tayyip Erdoğan, Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail
Şaakaşvili ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından Şubat 2007’de
Tiflis’te imzalandı.
Tarihi
"İpek Yolu"nu demiryolu ağlarında yeniden canlandıracağı için
"İpek Demiryolu" olarak nitelenen proje, batıda boğaz geçişli
Marmaray demiryolu tüneliyle Avrupa demiryolu ağına, doğuda da Kazakistan ve
Çin demiryolu hatlarına bağlanacaktır. En geç üç yıl içinde 400 milyon dolar
harcanarak gerçekleştirilecek proje tamamlandığında, İngiltere’den hareket eden
bir trenin kesintisiz bir biçimde Çin’e kadar gidebilmesi öngörülmektedir.
Uluslararası
ulaştırma ve enerji koridorları üzerinde yer alan Türkiye, lojistik ve
ulaştırma yapısını bu konumuna uygun olarak yeniden yapılandırabilmesi halinde
bölgede önemli bir lojistik üs konumuna gelecektir. Türkiye'nin lojistik üs
olma hedefine ulaşabilmesi için deniz, kara, hava ve demiryolu taşımacılığı
sektörlerinde özellikle TRACECA gibi projelerdeki aktif rolünü sürdürmesi önem
arz etmektedir. Bu projeler ülkenin yurtdışı bağlantılarını güçlendirirken,
yurt içinde demir yolu ve deniz yolları ulaşımı bağlantılarını iyileştirip,
limanların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayarak, taşımacılığın
etkinliğini de arttıracaktır. Küresel bir aktör olma yolundaki Türkiye'nin bu
projeler ile ulaştırma sektörüne yaptığı yatırımlara hız kazandırması, ülke içi
taşımacılığı dengeli bir şekilde yeniden yapılandırması önemli görünmektedir.
Avrupa ulaştırma ağı, yeni oluşan Kafkas ve Orta Asya pazarlarına erişmesi
halinde anlamlı ve işlevsel olacaktır. Bu noktada Türkiye, Orta Asya ve
Kafkaslara ulaşım için Avrupa'ya olanaklar sunması bakımından merkezi bir rol
oynamaktadır. Türkiye, üç kıtanın birleşme noktasındaki ayrıcalıklı coğrafi
konumundan dolayı uluslararası taşımacılık için büyük potansiyel arz
etmektedir. TRACECA projesinin tamamlanması ile demiryolu ve karayolu
bağlantıları olan limanlardaki ana nakliyat merkezleriyle Türkiye, Avrupa-Asya
yük trafiğinde merkezi bir üs olarak kullanılacaktır. Türkiye’nin, denize
kıyısı olmayan ülkelere geçişte köprü olması nedeniyle önemli rolü vardır.
Ayrıca Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin kalkınmalarına yardımcı
olmaktadır.
Söz
konusu proje, öngördüğü ulaştırma koridorları ile denize çıkışı olmayan
Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin uluslar arası pazarlarla
bütünleşmelerini sağlayacak önemli bir aşamayı teşkil etmesinin ve bu çerçevede
bölgedeki ekonomik büyümeye kayda değer bir katkı yapacak olmasının yanısıra,
söz konusu devletlerin siyasi ve ekonomik bağımsızlıklarını güçlendirecek ciddi
bir katalizör olması bakımından da büyük önem arz etmektedir.
Bu
çerçevede Türkiye'nin, Bakü’de Gülistan Sarayı'nda gerçekleştirilen Zirve
sırasında, TRACECA yol koridoru ile Pan-Avrupa ulaşım ağı arasındaki
bağlantının en verimli şekilde sağlanmasına yönelik olarak yürüttüğü projeler
hakkında verdiği bilgiler, ayrıca gerek üretici gerek tüketici ülkeler için
acil bir gereksinim olan petrol ve doğal gaz nakil hatları bakımından,
Hazar-Akdeniz boru hattının bölge ülkeleri ve enerji güvenliği açısından arz
ettiği avantajlar konusunda yaptığı açıklamalar ve belki de en önemlisi,
birlikte yaşama ve çalışma ruhuna dayalı olarak ortaya koyduğu vizyon,
Türkiye’nin bu hayati rolünü bütün açıklığıyla gözler önüne sermiştir.
Sonuç
olarak, ülkemizin de aktif bir şekilde yer aldığı projenin bölgesel işbirliğine
ve istikrara yapacağı katkı çok büyüktür. Proje bu niteliğiyle, bölgemizdeki
çatışmaların kaynağını oluşturan uyuşmazlık noktalarını ortak menfaatlerin
potasında eritecek, ekonomik büyüme ve sosyal anlayışın gelişmesini sağlayacak
ve böylece tarihi İpek Yolu’nun 21. yüzyılda küresel barışın yol haritası olması
sonucunu doğuracaktır.
Geçmişte
kervanların Doğu’nun zenginliklerini Batı’ya taşıması gibi, şimdi de Avrasya
Koridoru barışı ve huzuru Orta Asya’ya ve Kafkaslara taşıyacak ve medeniyetler
arası anlayışı yayacaktır. TRACECA Zirvesi bu yolda atılan önemli bir adımdır.
Gerçekten,
tarihi İpek Yolu'nun sadece Doğu’nun baharatı ile ipeğini Batı’ya taşımadığı,
aynı zamanda Doğu uygarlığı ile Batı medeniyeti arasında bir kültürel değişim
köprüsü olduğu da göz önünde tutulduğunda, küreselleşme yönünde büyük
dönüşümler yaşayan günümüz dünyasının ekonomik, siyasi ve teknolojik şartları
karşısında, TRACECA projesinin bölgesel barış ve istikrarın sağlanmasında
oynayacağı rol göz ardı edilemez.
Bu
bağlamda, asırlar boyunca tarihi İpek Yolu’nun güzergahı üzerinde önemli bir
yer tutan, ancak bundan daha önemlisi, Soğuk Savaş sonrası gelişmeler ışığında,
gerek ekonomik, gerek sosyal, gerek siyasi bakımdan 21. yüzyılın en dinamik
coğrafyasını teşkil etmeye aday Avrasya'nın kalbinde bir cazibe merkezi olarak duran
Türkiye’nin de böylesine önemli bir projenin dışında kalmasını düşünmek mümkün
değildir. Türkiye’nin bu özellikleriyle TRACECA idealine önemli bir katkı
yapacağı aşikardır.
Gerçekten
de, İpek Yolu güzergahı üzerindeki ülkeler arasında en büyük karayolu taşıma
filosuna sahip olan Türkiye, denize kapalı Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin
Karadeniz ve Akdeniz limanları ile tüm Avrupa ve dünya pazarlarına
bağlanmasında kilit bir rol oynayacağı gibi, bölgedeki enerji kaynaklarının
tüketici pazarlara taşınmasında da stratejik bir işlev görecek, ayrıca, hem
Doğulu hem de Batılı kimliğini, sahip olduğu demokratik, laik ve sosyal hukuk
devleti çerçevesinde uyumlu bir senteze dönüştürebilmiş olmasıyla da, bu iki
farklı dünyanın felsefe, fikir ve anlayışları arasındaki yaşayan bağlantıyı oluşturacaktır.
TRACECA’nın, Türkiye ile ilişkilerinde ekonomik ilişkilerin dışında sosyal ve
kültürel etkileri de görülmektedir. Projenin, makro ekonomik verilerde
sağladığı katkılardan da bahsetmekte fayda vardır.
TRACECA Projesinin Türkiye’ye Olası Etkileri
TRACECA
projesinin, Türkiye’yi; ulaştırma sektörü, yabancı yatırımlar, turizm sektörü
ve bölgesel kalkınma açısından etkilemesi beklenmektedir.
Proje
kapsamında Türkiye’nin de yer aldığı teknik destek projeleri sayesinde uluslar
arası karayolu taşımacılığı önemli ölçüde rahatlayacaktır. Çünkü; sınır
geçişleri kolaylaştırılacak, sınırlardaki gecikmeler en aza indirilecek,
yolsuzluklar önlenecek, transit ücretler indirilecektir. Ayrıca hızlandırılan
demiryolu yatırımları sayesinde ulaştırmanın karayolu-demiryolu ana sistemleri
arasında daha dengeli olarak yapılması sağlanacaktır. Samsun ve İstanbul
limanlarının altyapısının yenilenmesi ve AB standartlarına uygun hale
getirilmesi sağlanacaktır.
TRACECA
projesi, tüm bölge ülkeleri için olduğu gibi Türkiye için de yabancı sermayeyi
ülkeye çekecek bir katalizör görevi üstlenmektedir. Proje kapsamında yapılacak
altyapı çalışmalarında AB, ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin yatırımları
ülkeye yönelecektir. Bu ülkelerin özellikle WB ve EBRD gibi finansman
kuruluşları kanalıyla ulaştırma altyapı yatırımlarını üstlenmeleri Türkiye’nin
kaynak sıkıntısı nedeniyle askıya almak zorunda olduğu, özellikle demiryolları
ve limanların iyileştirilmesine yönelik yatırımların gerçekleşmesini
sağlayacaktır.
Ülkelerin
önemli bir turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen mevcut yolların
yetersizliği, kaliteli ve güvenli ulaştırma hizmetlerinin verilememesi ve
sınırlardaki olumsuz uygulamalar nedeniyle Türkiye ile bölge ülkeleri arasında
turizm pek gelişme gösterememiştir. Ancak bölgedeki ulaşımın altyapı ve
kalitesinin arttırılması ve bürokratik engellerin ortadan kaldırılması ile
ülkeler arasında yolcu taşımacılığı ve dolayısıyla turizmi de olumlu yönde
etkilemesi beklenmektedir.
TRACECA
dolayısıyla ulaştırma sektöründe de belli bir istihdam artışı
sağlanabilecektir. Özellikle eğitilmiş ve nitelikli işgücü bu sektörde daha
fazla yer alabilecektir. Böylece istihdam artışı nedeniyle bölgesel gelişme
gözlenebilecektir.
Söz
konusu proje içerdiği ulaştırma koridoru ile Avrupa ve Asya pazarlarının
uluslar arası pazarlarla bütünleşmelerini sağlayacak önemli bir projedir.
Proje; transit geçişlerin güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesi,
bölgelerarası iş birliğinin sağlanması, ticaret ve ulaştırma sistemlerindeki
sorunların giderilmesi ve kolaylaştırılması, ulaştırma sistemlerinin
iyileştirilmesi, yapılan yatırımların arttırılması gibi hususlar üzerinde
yoğunlaşmıştır. Türkiye’nin sahip olduğu özellikle karayolu ve demiryolu ulaştırma
koridoruyla lojistik üs olma yolundadır. Türkiye; karayolu, demiryolu, deniz ve
hava ulaşımını geliştirip daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayarak
taşımacılıkta merkez üs rolünü üstlenebilir. Bu da bölgelerarasında iş
birliğinin ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Bu ulaştırma
koridorunda, Türkiye’nin stratejik konumu ve önemi nedeniyle projenin dışında
kalması düşünülemez.
1980’li
yıllarda Türkiye’nin ihracatı arttırmaya yönelik politikalar izlemesi nedeniyle
dış ticaret hacmi artış göstermiştir. Bu artış, daha fazla deniz ticaret filosu
ihtiyacını doğurmuştur. Türkiye’de ulaşımın büyük bir kısmının karayoluyla
yapılması sebebiyle mevcut olan karayolları büyük bir gelişme göstermiştir.
Karayollarında görülen gelişmeyi demiryolları gösterememiştir. Bunun nedeni,
demiryolu altyapı yatırımlarının maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Hava yolu
taşımacılığında maliyetlerin yüksek olması sektörün gelişimini engellemektedir.
Maliyetleri düşürmek için ilerleyen yıllarda gerekli düzenlemelerin yapılması
amacıyla bu sektör üzerinde durulacaktır.
TRACECA projesi Türkiye’nin bazı sektörlerini etkileyecektir. Bu olası etkiler; ulaştırma sektörü, yabancı yatırımlar, turizm sektörü ve dolayısıyla bölgesel kalkınma açısından olacaktır.